BIST
EURO
DOLAR
ALTIN
PETROL
FAİZ
Haber Merkezi 2 ay önce
habermerkezi #politika

MHP'li Karakaya: Türkiye tarihinden aldığı güçle kendi eksenini oluşturmak zorundadır

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Mevlüt Karakaya, ''Türkiye tarihinden aldığı güçle kendi eksenini oluşturmak zorundadır.'' dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Mevlüt Karakaya, TBMM Genel Kurulunda uluslararası anlaşmalar üzerinde konuştu.

MHP'li Karakaya'nın açıklaması şu şekilde;

Görüşmekte olduğumuz 206 sıra sayılı Kanun Teklifi, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Malezya Hükûmeti arasında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması Ortak Komitesi’nin 30 Ekim 2024 tarihli kararının onaylanmasına ilişkindir.

Bu teklif, iki dost ve kardeş ülke arasında 2015’ten bu yana yürürlükte bulunan Serbest Ticaret Anlaşması’nın uygulanmasında ortaya çıkan bazı teknik uyumsuzlukların giderilmesini, özellikle menşe ispatı, fatura beyanı ve onaylı ihracatçı statüsü konularında iki tarafın uygulamalarını uyumlu hale getirmeyi hedeflemektedir.

Bu düzenleme, görünüşte teknik bir güncelleme gibi dursa da, esas itibarıyla Türkiye’nin Asya açılım vizyonunun ve çok kutuplu dünya düzeninde denge siyaseti anlayışının önemli bir halkasını oluşturmaktadır.

Türkiye ile Malezya arasında 2014 yılında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması, ülkemizin Güneydoğu Asya’daki ilk STA’sı olma özelliğini taşımaktadır.

Malezya, gelişen sanayisi, ileri teknoloji altyapısı ve siyasi istikrarıyla bulunduğu coğrafyanın en önemli ekonomik aktörlerinden biridir.

Bu anlaşma sayesinde, Türk sanayi ürünleri Malezya pazarına daha kolay erişmekte; Malezya menşeli elektronik, kauçuk ve gıda ürünleri ülkemize rekabetçi fiyatlarla ulaşmaktadır.

Bu teklif, sadece bir dış ticaret düzenlemesi değil;

Türkiye’nin kendi coğrafyasının ötesine uzanan ekonomik etkinliğini güçlendiren bir stratejik adımdır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler, dış politikanın millî çıkarlar temelinde, karşılıklı saygı, egemen eşitlik ve çok taraflı denge ilkeleri çerçevesinde yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz.

Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin de defaatle vurguladığı gibi, “Türkiye tek kutuplu dünyanın edilgen bir unsuru olmamalıdır.

Türkiye tarihinden aldığı güçle kendi eksenini oluşturmak zorundadır.

İzlenen bu politikaların değerini ve önemini anlamak için yakın geçmişle bağlantılı birkaç hususa dikkat çekmekte fayda olduğunu düşünüyorum.

Malumunuz, ikinci Dünya Savaşından sonra iki kutuplu bir dünya düzenine geçildi.

Yaklaşık yarım asır süren bu düzen Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte son buldu.

Soğuk savaş dönemi olarak ifade edilen bu dönemde değişimin ve dönüşümün itici gücü “Küreselleşme” oldu.

Küreselleşme olgusu bir taraftan çok taraflılığı referans alırken; diğer taraftan dünyayı tek kutuplu hegomonik bir yapıya sürükledi.

Teknolojinin gelişmesi ve hayatın tüm alanlarına sirayet etmesi ile birlikte küçülen dünyada her şeyin güzel olacağı; savaşların, çatışmaların biteceği, barışın ve huzurun hakim olacağı bir dünya tasavvuru pazarlandı.

Ulus devlet yapıları ve hatta dinler bu değişimin ve dönüşümün önündeki en büyük engeller olarak hedefe kondu.

Ulus devlet yapılarının parçalanması için terör örgütlerinin ortaya çıkarılması ve dinler arası diyalog kılıfıyla dinsizleştirme girişimleri bu döneme denk düşer.

Ulus devletlerin miyadını doldurduğu söylemleri bu dönemin önemli sloganlarının başında geliyordu.

Zira, Sovyetlerin dağılmasıyla, sınırlara örülen duvarlar yıkılmış, sözde güvenlikli politikalara gerek kalmamıştı.

Bu süreçte, ikinci dünya savaşının sonunda kurulan ve çok taraflılığı referans alan, BM, DB, IMF, DTÖ, DSÖ dahil küresel yönetişim kurumları işlevlerini layıkıyla yerine getiremez hale geldi ve misyonlarından uzaklaştı.

Sınırlar kalkacak derken; bugün 90’ın üzerinde ülke, sınırlarını korumak için yeni duvarlar ördü.

Ekonomik ve sosyal konular başta olmak üzere birçok alanda eşitsizlikler katlanarak arttı.

Vekalet savaşları, paralı savaşçıların kullanımı konvansiyonel savaşların yerini aldı.

Çok taraflılık yeni düzende yerini ağırlıklı olarak ikili anlaşmalara bıraktı.

Uluslararası hukukun ve meşruiyetin temel gücü “güç” oldu.

Tabiri caizse, gücü gücüne yeten bir dünya düzeni oluştu.

Bunun en bariz örneğini Gazze de görüyoruz.

Derinlemesine bir analiz yaptığımızda; işin özünde-temelinde yüz yıllar öncesinde ötekileştirme referansıyla yapılan ve dönem dönem aynı referansla güncellenen ve “Doğulu-Batılı” olarak kavramlaştırılan ideolojik ve teolojik ayırımın izlerini görürüz.

İkinci dünya savaşından sonra şekillenmeye başlayan çift kutuplu politik dünya düzeninde, Batı; artık kesin olarak Avrupa, ABD, Kanada ve coğrafi olarak doğuda kalsa da bu ülkelerin uzantıları olan Avusturalya, Y. Zelanda ve G. Amerika’nın bir kısmı olarak tanımlandı.

Cemil Meriç, Kültürden İrfana eserinde bu ayırımın son birkaç yüz yıllık ekonomik manzarasını: “Doğu ile batı iki ayrı dünya, meseleleri başka başka. Biri zenginleştikçe öteki fakirleşmeye mahkum” şeklinde özetlemiş.

Türkiye cağrafi anlamda yapılan tanımlamalarda doğunun en batısı, batının en doğusu olmuştur.

Özetle, soğuk savaş sonrası dönemde uluslararası sistem istikrarsızlaşmış, ekonomik, sosyal ve çevresel krizler artmıştır.

Başta Ortadoğu’da İsrail’in yayılmacı politikaları ve bölgedeki çatışmalar Ülkemiz açısından güvenlik riski oluşturmaya başlamıştır.

Türkiye bu süreçte, dış politikada her zaman dengeli bir diplomasi yolunu tercih etmiştir.

Ukrayna- Rusya savaşında, Suriye’de, Ortadoğu’da Kafkaslar’da, Balkanlar’da bunu görmek mümkündür.

Türkiye’nin dış politikası çok taraflılığı esas alan, tek eksenli anlayışın ötesine geçen, çok boyutlu bir yaklaşımın tezahürüdür.

Türkiye uluslararası sistemde denge kurucu bir aktör konumuna gelmektedir.

ABD ve batı merkezli tek kutuplu dünya düzeninin sürdürülebilir olmadığı aşikardır.

Biz Türkiye’yi ne tamamen doğu ne de tamamen batı olarak görüyoruz.

İşin tarihi gerçeği de budur.

Türkiye’nin dış politika yaklaşımını, tıpkı Selçuklu’nun Çift Başlı Kartal Sembolünde olduğu gibi, bir başıyla doğuya diğer başıyla batıya bakan, bir ayağı doğuda diğer ayağı batıda olan bir anlayışla tanımlıyor ve tarif ediyoruz.

Bu anlayışın temeline Türkiye’nin merkez olma ideali ve iddiası vardır.

Ekonomik anlamda Asya merkezli yeni bir eksenin oluştuğu bir realitedir.

Çin ve Rusyanın bu eksende yükselen güçler olduğu da bir gerçektir.

Türkiye’nin bu değişen eksende bağımsız hareket etmesi gerektiği, Sn. Genel Başkanımızın TRÇ önerisinin özüdür.

Bu öneri, kendilerinin ifadesiyle; Türkiye’nin mevcut ittifak sistemlerine alternatif değil; tamamlayıcı nitelikte bir öneridir.

Bu bağlamda, Türkiye–Rusya–Çin (TRÇ) İttifakı önerisi, ne bir bloklaşma çağrısıdır, ne de Batı’dan kopuşun ilanıdır.

Bu öneri, küresel siyasette adaletli, dengeli ve karşılıklı faydaya dayalı çok kutuplu yeni bir sistemin gerekliliğini vurgulayan jeopolitik bir tespittir.

Türkiye, NATO üyesi bir ülke olarak Batı ittifakının parçasıdır; ancak aynı zamanda Asya’nın yükselen güçleriyle, örneğin Malezya gibi ülkelerle, kendi ulusal çıkarları doğrultusunda yeni iş birliği kanalları açmak zorundadır.

İşte bu kanun teklifi, tam da bu anlayışın ekonomik yansımasıdır.

Malezya ile güçlenen ticari ilişkiler, Türkiye’nin Asya-Pasifik hattında bağımsız ve dengeli duruşunun bir tezahürüdür.

Günümüzde enerji güvenliği, ticaret koridorları ve jeoekonomik bağlantılar önemli stratejik unsurlar haline gelmiştir.

Türkiye’nin çok yönlü diplomasi atağı yeni dünya düzeninde etkisini artıracaktır.

Türkiye’nin 2053 hedefi; sözü dinlenen, itibarlı ve küresel etkiye sahip bir ülke konumuna gelmektir.

Türk Kuşağı Stratejimiz; ortak tarih, kültür ve değerler etrafında Türk topluluklarını birleştirmekte, bunun bölgesel barış ve istikrara katkı sunmasını hedeflemektedir.

MHP olarak, siyasi misyonumuzu Türkiye merkezli yeni bir medeniyet ve dünya düzeni oluşturma hedef ve ideali olarak izah ediyoruz.

Kaynak: Haber Merkezi

MHP'li Yönter: Bir umuttur yaşamak

MHP'li Yönter: Bir umuttur yaşamak

defaultuser.png
Haber Merkezi
4 hafta önce
CHP Genel Başkanı Özel, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı Güleç'i ziyaret etti

CHP Genel Başkanı Özel, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı Güleç'i ziyaret e...

defaultuser.png
Haber Merkezi
1 hafta önce
Trump yönetimi, çiftçilere yönelik 12 milyar dolarlık destek paketi açıkladı

Trump yönetimi, çiftçilere yönelik 12 milyar dolarlık destek paketi aç...

defaultuser.png
Haber Merkezi
4 gün önce
AK Parti Sözcüsü Çelik, KIZILELMA'nın görüş ötesi havadan havaya füzeyle hedefini vurmasını değerlendirdi

AK Parti Sözcüsü Çelik, KIZILELMA'nın görüş ötesi havadan havaya füzey...

defaultuser.png
Haber Merkezi
1 hafta önce
Siber suçlarla mücadele operasyonlarında 346 şüpheli yakalandı

Siber suçlarla mücadele operasyonlarında 346 şüpheli yakalandı

defaultuser.png
Haber Merkezi
1 hafta önce